16 Ağustos 2010 Pazartesi

sandık
















sandığın kadar ahşap,

sandığın kadar kapalı,
sandığın kadar esrarengiz değilim...
içime sefkat koyulmuş benim,
aşk biraz da...
çay kaşığı ile tepeleme olmasa da
silme hüzün de ekle buna.
ütülemişim tek çizgi ve dikkatlice
ve katlayıp koymuşum içime
belli eder içini şeffaf sandığım
hani ırak etmiştim ya cismini bana
işte o günlerdi senden kaçtığımı sandığım,
boşaltmıştım içimi
ne var ne yoksa,
gerekli gereksiz havadan sudan
senle beraber içimdeki herşeyi
görünen tüm ütülenmiş katlanmış hisleri.
yapamadığımı şimdi anladım
olmamış,
cümle içim yola koyulamamış
sandığın kadar kilitli değilim
anahtarım yok benim
asma kilidim de...
sandığın kadar küskün değilim
tek hamleyle açılır kapağım
zorlamanı gerektirecek değilim
ama bazen de,
hiç sanmadığın kadar sandık olabilirim

4 yorum:

spESİfik dedi ki...

"sandığın kadar kilitli değilim..."
bu kadar güzel bi yazının yorumsuz kalması çok garip..eline emeğine sağlık

M.N.Yorulmaz dedi ki...

İnan çok mutlu oldum. yorum için teşekkürler:)

Unknown dedi ki...

Turkcemizi ne kadar uçlarda ama yerinde kullanmışsın. Sanatsal degerini uzmanlar degerlendirsin, o konuda yetkin degilim . Ancak bu şiire bayildim.

M.N.Yorulmaz dedi ki...

Tesekkur ederim, cok naziksiniz.